18 Temmuz 2013 Perşembe

DAVUD EL-KAYSERİ


Davud el-Kayserî

Davud el-Kayseri, ilk Osmanlı medreselerinin kurucusu, başmüderrisi (bir tür rektör). Filozof, mutasavvıf ve yazar. Muhyiddin Arabi'nin Vahdet-i Vücud denilen sufi öğretisinin Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk temsilcilerinden ve yorumcularından birisidir.Davud el-Kayseri, 1258 veya 1261 yılları civarında Kayseri'de doğdu. Kayseri'nin o dönemde Selçuklu ilim ve kültür hayatındaki yeri oldukça iyiydi. Burada dönemin tanınmış alimlerinden Kadı Siracettin el-Ümrevi'den dersler aldı. Onun Konya'ya tayin edilmesinden sonra burada diğer hocalardan eğitim gördü.Davud el- Kayseri, kendisini yetiştirdikten sonra Kahire'ye gitti. Bir süre burada da eğitim gördü. Dört yıl kadar kaldığı Kahire'den Kayseri'ye döndü. Hatta ilim aşkı ve çabası, Onu dönemin şöhretli alimi Abdürrezzak Kaşani ile görüşmek için İran yol1arına düşürdü. Orada ondan tasavvuf dersleri aldı. Böylece Din ilimlerinde hem de dünya ilimlerinde büyük şöhret oldu. Konya, Aksaray ve Bursa'ya gitti. Yazdığı Matla'u hususi' l Kelim filmaani Fususi'l Hikem adlı eseriyle Osmanlı Padişahı Orhan Gazi'ye kadar ulaştı. Davudu Kayseri Nihayet-ül Beyan fi drayetizzaman adlı eserini de bitirdikten sonra şöhreti Anadolu sınırlarının dışına taşmaya başladı. Bunun üzerine 1336 yılında Orhan Gazi kendisini İznik'e çağırdı. Günlük 30 akçe maaşla burada kurduğu Osmanlıların ilk medresesine Başmüderris tayin edildi. 15 yıl süreyle çalıştığı bu medresesinin sistemini kurdu. Böylece osmanlılarda medrese eğitiminin temeli fiziki olarak Orhan Gazi, ilmi olarak da Davud-u Kayseri tarafından atılmış oldu.Davud el-Kayseri'nin Osmanlı medrese eğitim sistemine verdiği disiplin asırlarca devam etti. Dünya çapında binlerce ilim adamı, sanatkar ve edebiyatçı yetişti. Bu bakımdan Davud-u Kayseri'ye o dönemlerde Din ve mil1etin Şerefi anlamına gelen Şerefu'd Din ve' Mille lakabı verildi. Tasavvuf yönündeki bilgisi ve yaşayışından dolayı Şeyh ve Hanefi mezhebindeolduğu için de El Hanefi gibi unvanlar verildi.Davud el-Kayseri, eI-Kaşani Sadreddin Konevî kanalıyla Muhyiddin İbn Arabi'ye bağlanan tasavvufi görüşünde Vahdet-i Vücud'u kabul eder. Onun ancak son asırda çözülen astrofizik ilminde çok dikkate değer görüşler ortaya koyduğu bilinmektedir. (Tabiatın enerjiden meydana geldiği) görüşünü savunan ilk kişi odur. (Kainata Küll Unsur, suya beyaz atom, varlıklara sabit öz) diyen Davud-u Kayseri hayatın sevgi üzerine kurulduğu ve insanın insanı sevmesiyle Allah'ı sevip ona ulaşabileceğini savunur.6. asırdan bu yana metafizik alanında, tasavvufta ve dini bilgilerde önderliği ve tesiri hala devam etmektedir. Kayserili Davud 1350 yılında vefat etti. Kendisi İznik'e defnedildi.Kayseri, Vahdet-i Vücud'u felsefi bir dille izah etmeye çalışanların başında gelmektedir. Hocası yine bir Vahdet-i Vücud savunucusu ve Fusus yorumcusu olan Kaşanidir. Kendisinin bu alandaki eserleri Arabi'nin eserlerinin yorumu olmakla birlikte hem İslam tarihinde hem de hali hazırdaki Batılı araştırmalarca müstakil olarak değerlendirilip üzerine yorumları yapılmıştır. Zamanın felsefe ve ilim dili olarak Arapça kullanıldığından kendisi de kitaplarını Arapça kaleme almıştır. Kendisinden yapılan ilk çevirinin tarihi 1997'dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder