13 Temmuz 2013 Cumartesi

AHMED YESEVİ


Ahmed Yesevi

Karahanlılar'ın hüküm sürdüğü çağlarda Orta Asya'nın iktisadi, sosyal, siyasi ve medeni hayatında önemli bir yer tutan, Yesi şehri yakınlarında Sayram kentinde doğmuştur. Babası Hace İbrâhim Şeyh ve mânevi babası Arslan Baba'nın vefâtlerini müteakib Buhara ve Semerkant'taMelâmet’îyye-Nakşîbend’îyye-Kalender’îyye şeyhi olduğu iddia edilen Hâce Yûsuf el-Hemedânî'nin yanında eğitimini tamamladı. Zaten Yesevi'ninFakrname eserinde adları geçen Şakik-i Belhi, Ahmed-i Cami-i Namıki ve Kutb'ûd-Dîn Haydar gibi önemli şahsiyetlerinMelâmet’îyye-Kalender’îyyeçevrelere mensup oldukları da kaynakların verdiği bilgilerdir. Hatta bu müridlerden Kutb'ûd-dîn Haydar, 12. yüzyıldan itibaren Kalenderîliğin en yaygın ve faal kolunu oluşturan Haydarîliğin kurucusudur.Ahmet Yesevi, Divan-ı Hikmet adıyla yüzyıllar sonra derlenecek olan Hikmetleri aracılığıyla Türklere İslam'ı kolaylaştırarak benimsetmiştir. Bunun için İslam inancını, Türk gelenek, inanç ve yaşam tarzı ile uygun biçimde sentezleme yolunu seçmiştir. Üstelik bu yolu seçen kimi din alimleri sapkınlıkla ve dinden çıkmakla suçlanmasına rağmen Ahmed Yesevî, başarıyla Yesevîlik tarikâtını kurmuş ve geliştirebilmiştir. Eski Türk inanışlarından, adetlerinden bir kısmını İslam dininin içine dahil ederek, dinlerini yeni değiştirmiş olan Türk topluluklarına dinin özünü yani felsefi yönünü tanıtmıştır.TürbesiKazakistan'ın güneyindeki Türkistan kentinde 1389 ile 1405 yılları arasında Timurlenk tarafından yapıldı. 2002 yılında UNESCO tarafından dünya tarih eseri olarak kabul gördü. Ahmet Yesevi'nin türbesi Türkiye Cumhuriyeti tarafından Öner Kabasakal'ın Başkanlığı döneminde TİKA marifetiyle yeniden tamir edilmiştir.Ahmet Yesevi'nin müridleri ve takipçileri ölümünden önce ve ölümünün sonrasında, 12. yy'ın ortalarından itibaren diğer bölgeler gibi Anadolu'ya da gelerek görüşlerini yaymaya devam ettiler.Zakiroğlu Ailesi ve Beyderoğulları'nın, bunların en büyük temsilcileri oldukları bilinir. Türkmenistan'da halen 70 bin civarında bulunan Zakiroğulları'nın Türkiye'de de temsilcileri bulunmaktadır. Diğer önemli halifeleri arasında Mansur Ata, Abdülmelik Ata , Süleyman Hakim Ata, Tac Hoca, ve Zengi Ata sayılabilir.Evliya Çelebi’nin Seyahatname'sinde tespit ettiği Yesevî-Bektâşî dervişlerinden bazıları şöyledir: Rumeli'de Sarı Saltuk, Deliorman'da Demirci Baba, Niyazabad'da Avşar Baba,Merzifon’da Pir Dede, Bulgaristan Varna-Batova'da Akyazılı, Bursa'da Geyikli Baba, Abdal Musa, İstanbul Unkapanı'nda Horos Dede, Yozgat'ta Emir Çin Osman, Tokat’ta Gaj-Gaj Dede, Zile’de Şeyh Nusret, Nevşehir'de Hacı Bektaş-ı Veli, Amasya’da Baba İlyas.İslâm şeriatına ve peygamberin sünnetine titizlikle bağlı olduğu bilinen Ahmed-i Yesevî'nin şeriat ile tarikâtı kolaylıkla bağdaştırabilme yeteneği, Yesevîlik tarikâtının Türk toplulukları arasında hızla yayılıp yerleşmesinin ve daha sonra ortaya çıkan Vefâ’îyye, Bâbâ’îyye, Haydâr’îyye, ve Bektâşî Tarikâtı gibi kökende Alevî unsurlardan oluşan tarikât ve topluluklar üzerine şiddetli tesirlerinin olduğu kabul edilecek olursa, yukarıda zikredilen şahsiyetlerin doğrudan Yesev’îyye mensupları olduklarını söylemek pek mümkün gözükmemektedir. Ancak, bu dervişlerin dolaylı olarak Hâce Ahmed-i Yesevî'den etkilenmiş oldukları da yadsınamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder